kümeli

listen to the pronunciation of kümeli
التركية - الإنجليزية
clustered
Simple past tense and past participle of cluster
{a} gathered into a cluster, swelled
occurring close together in bunches or clusters
past of cluster
If people or things are clustered somewhere, there is a group of them close together there. Officials were clustered at every open office door, talking excitedly
(of plants) growing close together but not in dense mats
clustered together but not coherent; "an agglomerated flower head"
küme
cluster

Clyde Tombaugh also discovered several star clusters, a comet and more than a hundred asteroids. - Clyde Tombaugh ayrıca farklı yıldız kümeleri, bir kuyruklu yıldız ve yüzden fazla asteroid keşfetti.

küme
stack
küme
clump
küme
(Askeri,Matematik,Teknik) set

You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love... - Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...

The set of real numbers is uncountable. - Reel sayılar kümesi sayılamazdır.

küme
{i} league
küme
{i} family
küme
(Bilgisayar) clusters

Clyde Tombaugh also discovered several star clusters, a comet and more than a hundred asteroids. - Clyde Tombaugh ayrıca farklı yıldız kümeleri, bir kuyruklu yıldız ve yüzden fazla asteroid keşfetti.

küme
windrow
küme
{i} heap
küme
tuft
küme
group
küme
batch
küme
conglomerate
küme
lump
küme
troop
küme
pile

Tom separated the items into three piles. - Tom eşyaları üç kümeye ayırdı.

küme
crop
küme
gob
küme
bank
küme
agglomeration
küme
{i} sprinkling
küme
{i} cloud
Küme
site
küme
aggregate
küme
sports league
küme
division
küme
clamp
küme
conglomeration
küme
cluster , set
küme
mass
küme
heap, pile, mass; group; cluster; troop, flock; (bitki, ağaç) clump; (bulut, vb.) bank; league; set
küme
stockpile
küme
heap, mound, pile
küme
aggregation
küme
congeries
küme
flock
küme
drove
küme
{i} knot
التركية - التركية
Kümesi olan
küme
Tümsek biçimindeki yığın
küme
(sıfat) Tomar: "Yaver Bey bir küme mektubu usulcacık Mustafa Kemal Paşanın önüne koymuş."- Y. K. Karaosmanoğlu
küme
(spor) Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her birine verilen ad
küme
(pedagoji) Bir dershanede öğrencilerin, belli bir eğitim veya öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
küme
Birçok canlının veya nesnenin oluşturduğu topluluk, grup: "Tarla kuşları Mustafa'nin şabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler."- N. Nâzım
küme
(spor) Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
Küme
lig
Küme
(Osmanlı Dönemi) KEVME
küme
Birçok canlının veya nesnenin oluşturduğu topluluk, grup
küme
Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup: "Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler."- N. Nâzım
küme
Cevizli sucuk
küme
öbek
küme
Tomar
küme
Bir dershanede öğrencilerin, belli bir eğitim veya öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
küme
Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
küme
Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her birine verilen ad
küme
Lig, grup
küme
Durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
kümeli
المفضلات