He has been studying hard, but his exam is just around the corner and he's nervous.
The fortuneteller told Jane that there was an adventure for her just around the corner.
She lives near the edge of Wripple, so she drives in every day.
- O, Wripple'ın köşesine yakın yaşıyor, bu yüzden o her gün araba sürmektedir.
Tom sat on the edge of the bed and put on his socks.
- Tom yatağın köşesine oturdu ve çoraplarını giydi.
There used to be a post office on the corner.
- Köşe başında postahane vardı.
There's a bank on the corner.
- Köşe başında banka var.
How many vertices and faces does a pentagonal prism have?
- Bir beşgen prizmanın kaç köşesi ve yüzeyi vardır?
Tom's column appears weekly.
- Tom'un köşe yazısı haftalık olarak çıkıyor.
That man is a newspaper columnist.
- Şu adam bir gazete köşe yazarı.
I am going to the theater on the corner.
- Köşedeki tiyatroya gidiyorum.
There used to be a post office on the corner.
- Köşe başında postahane vardı.
Triangles don't have four angles.
- Üçgenlerin dört köşesi yoktur.
A square has four angles.
- Bir karenin dört tane köşesi vardır.
Turning the corner, you will find my house.
- Köşeyi dönünce, evimi bulacaksın