Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
- The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
Tıpkı Amerikalıların Beyzbolu sevdiği gibi, İngilizler kriketi severler.
- Just as the Americans like baseball, the British like cricket.
Tam kapanacakken o mağazaya gitti.
- He went to the store just as it was going to close.
O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.
- When he whispered something into her ear, she moved just as he said, as if she had been hypnotized.