O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
- Hope, not fear, is the creative principle in human affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Onun işlerine karışmayın.
- Don't meddle in his affairs.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
O, korkunç bir olaydı.
- It was a terrible affair.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.
- This whole affair is giving me a headache.
Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.
- There was an air of mystery about the whole affair.
İş hakkında konuşmak ister misin?
- Do you want to talk about the affair?
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
- The affair cost me many sleepless nights.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.