Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.
- I began to sing when I was a youngster.
Genç bir kişi seni görmek istiyor.
- A young person wants to see you.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Gençler bahçede yerler.
- The youth eat in the garden.
That young man is going to go far in this profession.
- Dieser junger Mann wird es in diesem Beruf weit bringen.
A young man is singing before the door.
- Ein junger Mann singt vor der Tür.