Mücevherat yapmak söylenilenlerden çok daha kolay.
- Making jewelry is a lot easier than it sounds like it would be.
Tom Mary'ye hiç mücevherat vermedi.
- Tom has never given Mary any jewelry.
Bazı erkekler takı takar.
- Some men wear jewelry.
Mary herhangi bir takı takmadı.
- Mary didn't wear any jewelry.
Polisler çalınan mücevheri kurtardı.
- The police recovered the stolen jewelry.
Kutu bazı eski mücevherler içeriyor.
- The box contains some old jewelry.
O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
Tom Mary'ye kuyumcuda ne satın aldığını sordu.
- Tom asked Mary what she had bought at the jewelry store.
Fadıl, Leyla'ya para, araba ve mücevherat sözü verdi.
- Fadil promised Layla money, cars, and jewellery.
O bir kuyumcu dükkanından takı satın alıyor.
- She is buying jewelry in a jewelry store.
Gece vakti kuyumcu dükkanını soydular.
- They robbed the jewelry store during the night.
Ben bir kuyumcu arıyorum.
- I am looking for a jewelry store.
Bu kuyumcuda bazı güzel küpeler vardır.
- In this jewelry store there are some pretty earrings.
O, o takıyı herkesin önünde takmaz.
- She doesn't wear that jewellery in public.
Şu anda platin takı moda.
- At the moment, platinum jewellery is in fashion