Mücevherat yapmak söylenilenlerden çok daha kolay.
- Making jewelry is a lot easier than it sounds like it would be.
Tom Mary'ye hiç mücevherat vermedi.
- Tom has never given Mary any jewelry.
Mary genellikle takı takmaz.
- Mary doesn't usually wear jewelry.
Bu elbiseyle ne tür bir takı takacaksın?
- What sort of jewelry are you going to wear with this dress?
Kutu bazı eski mücevherler içeriyor.
- The box contains some old jewelry.
Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.
- She had to part with her jewelry box.
O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
Tom ve Mary birlikte kuyumcu dükkanına gittiler.
- Tom and Mary went to the jewelry store together.