Eğer bu program yoksa, şimdi indirebilirsiniz.
- Wenn Sie nicht über dieses Programm verfügen, können Sie es jetzt herunterladen.
Tom Mary'nin şimdi nerede olduğunu bilmiyor.
- Tom weiß nicht, wo Mary jetzt ist.
O şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.
- Es ist das beste Buch, dass ich bis jetzt gelesen habe.
Saat şimdi yedi kırk beş.
- It's quarter to eight now.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.
- Tom is supposed to be in Boston by now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
- If it weren't for her help, I would not be alive now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
- Wenn die Welt nicht so wäre wie sie jetzt ist, könnte ich jedem vertrauen.
Uh, now it's really weird...
- Oh, jetzt ist es wirklich verwirrend...