istikrarsızlaştıran

listen to the pronunciation of istikrarsızlaştıran
التركية - الإنجليزية
destabilizing
present participle of destabilize
istikrar
stability

Stability has been elusive. - İstikrar zor bulunur.

Tom gave Mary the stability that she had never had. - Tom, Mary'ye şimdiye kadar sahip olmadığı istikrarı verdi.

istikrar
{i} steady

The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady. - İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

Tom is going steady with Mary. - Tom Mary ile istikrarlı gidecek.

istikrar
uniformity
istikrar
lasting
istikrar
stabilisation
istikrar
constancy
istikrar
(Hukuk) stability, consistency
istikrar
becoming established in
istikrar
easiness
istikrar
permanency
istikrar
ballast
istikrar
permanence
istikrar
stableness
istikrar
stability, stabilization, steadiness
istikrar
steadiness
istikrar
becoming stabilized, stability; stabilization
istikrar
stabilization
istikrar
poise
istikrar
permanent
التركية - التركية

تعريف istikrarsızlaştıran في التركية التركية القاموس.

İSTİKRAR
(Hukuk) Kararlılık

Kararlılık başarının anahtarıdır. - İstikrar başarının anahtarıdır.

Tom kararlılıktan yoksun. - Tom istikrardan mahrum.

istikrar
(Osmanlı Dönemi) karar ve sebat üzere olmak, karar kılmak, sâkin olmak, yerleşmek
istikrar
Denge. Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Denge
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
istikrar
Yerleşme, oturma
istikrar
Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık: "Devletini, sağlam bir iman ve istikrar müessesesi olarak teşkilatlandırmıştır."- S. Ayverdi
İSTİKRAR
(Osmanlı Dönemi) Karar ve sebat üzere olmak. Karar kılma. Sâkin olmak. Yerleşmek
İstikrar
stabilizasyon
istikrarsızlaştıran
المفضلات