Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- I stayed at home all day instead of going to work.
Onun yerine, erkek kardeşim tutuklandı.
- Instead of him, my brother was arrested.
Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
Benim canım çalışmak istemiyor. Onun yerine bir sinemaya gitmeye ne dersin?
- I don't feel like working. How about going to a movie instead?
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Bunun yerine sana başka sorununda yardım edeyim.
- Let me help you with your other problem instead.
Çocuğum Kinpira style sauteed Gobo diyemiyor, her zaman bunun yerine Pinkira style sauteed Bogo diyor.
- My child cannot say Kinpira style sauteed Gobo, he always says Pinkira style sauteed Bogo instead.
Patronunun yerine toplantıya katıldı.
- He attended the meeting in place of his boss.
Paul babasının yerine partiye gitti.
- Paul went to the party in place of his father.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
- Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
Tom senin son söze sahip olduğunu söyledi.
- Tom said you have the final say.
Son sözümü söylemedim!
- I didn't say my last word!
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
- I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
He walked to school instead of taking the car.
Rather than cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
- Instead of cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
I was going to go shopping, but I went dancing instead.
... two thousand ten official song instead of choosing an african artist ...
... you pushed it through anyway. So entirely on a partisan basis, instead of bringing America ...