Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
- The amount of money we collected was insignificant.
Bazen kötüleyici olarak gürültü, önemsiz ve cazibeden yoksun müzik diyoruz.
- We sometimes disparagingly call noise, music that's insignificant and devoid of any charm.
Onun sözleri anlamsız.
- His words are meaningless.
YouTube videoları çok anlamsız.
- YouTube videos are very meaningless.
Ben çok önemsiz ve anlamsızım.
- I'm so unimportant and insignificant.
All our efforts were ultimately meaningless.
Such things are insignificant details compared to the main goal.