Sayısız insan kasabın önünde sırasını bekliyor.
- Countless people wait their turn in front of the butcher's.
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Pek çok kez Boston'a gittim.
- I've been to Boston countless times.
Pek çok hayat kayboldu.
- Countless lives have been lost.