İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.
- At first, I thought he was a teacher, but he wasn't.
O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
Önce onu erkek kardeşinle karıştırdım.
- At first, I mistook him for your brother.
İlk önce kimse bana inanmıyordu.
- No one believed me at first.
Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
- At the start of every weekend, I am both tired and happy.
Videonun başında birkaç feragatname vardı.
- There were multiple disclaimers at the start of the video.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.