Tom'dan ilk önce nefret ettim.
- I hated Tom at first.
O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.
- At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
- At the start of every weekend, I am both tired and happy.
Videonun başında birkaç feragatname vardı.
- There were multiple disclaimers at the start of the video.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.
- At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.