Gidişinden beni haberdar etti.
- She informed me of her departure.
Onlara haber vermedim.
- I didn't inform them.
Bununla ilgili öğretmenini bilgilendirdin mi?
- Did you inform your teacher of this?
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.