İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
- Import regulations have been relaxed recently.
Sıcak banyo kaslarımı gevşetti.
- The hot bath relaxed my muscles.
Tom gevşemiş göründüğümü söyledi.
- Tom said I seemed relaxed.
Tom bana gevşemiş kalmamı söyledi.
- Tom told me to stay relaxed.
Gitar çalarken rahatlamış hisseder.
- He feels relaxed when he's playing the guitar.
Onunla rahatlamış hissediyorum.
- I feel relaxed with him.