الإنجليزية - التركية
تعريف inflammation or eruption on the skin; large number of unexpected events في الإنجليزية التركية القاموس.
- rash
- {i} isilik
Onun boynunda isilik döktü.
-A rash broke out on her neck.
Onun yüzünde bir isilik ortaya çıktı.
-A rash appeared on his face.
- rash
- vücutta meydana gelen kızıllık veya lekeler
- rash
- {i} kaşıntı
Elimde bir kaşıntı var.
-I have a rash on my hand.
Kıçımın etrafında kaşıntı var.
-I have a rash around my anus.
- rash
- (Tıp) Vücuda arız olan kızıllık veya leke, isilik (fazla terlemekten olabilir)
- rash
- (Tıp) raş
- rash
- gözükara
- rash
- aceleci
- rash
- atak
- rash
- cüretli ve düşüncesiz
- rash
- {s} düşüncesiz
Düşüncesiz bir şey yapmak istemiyorsun.
-You don't want to do anything rash.
- rash
- fazla aceleci
- rash
- rashly cüretle
- rash
- {s} sabırsız
- rash
- düşüncesi
Düşüncesiz bir şey yapmak istemiyorsun.
-You don't want to do anything rash.
- rash
- gözüpek
- rash
- atılgan
- rash
- telaşçı
- rash
- kırmızı nokta
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف inflammation or eruption on the skin; large number of unexpected events في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {i} rash
inflammation or eruption on the skin; large number of unexpected events
الواصلة
in·flam·ma·tion or e·rup·tion on the skin; large num·ber of un·ex·pec·ted eventsالنطق
Resimler
المفضلات