Onun bir endüstriyel casus olabileceğini fark ettim.
- It occurred to me that he might be an industrial spy.
Şüpheli endüstriyel casusluk eylemi işledi.
- The suspect committed an act of industrial espionage.
Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.
- Industrial disputes are still a problem.
Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.
- Banks are cutting lending to industrial borrowers.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Japonya bir sanayi ülkesidir.
- Japan is an industrial nation.
Ülken için ölüyor olduğunu düşünürsün; sanayiciler için ölürsün.
- You think you are dying for your country; you die for the industrialists.
Handicraft is less standardized then industrial products, hence less artistic or rather flawless.
Italy is a part industrial, part rural nation.
a track with clashing industrial beats.
The industrial segment of the economy has seen troubles lately.