Tom ve Meryem her yıl kazançlarının yarısından fazlasını biriktirir.
- Tom and Mary save over half of their income each year.
Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.
- Her large income enables her to go to Paris every year.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
- The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
- The government decided to impose a special tax on very high incomes.
Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
- The government decided to impose a special tax on very high incomes.
Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.
- And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again.
ABD silahlı cinayet oranı diğer yoğun nüfuslu, yüksek gelirli ülkelere göre 15 kat daha yüksektir.
- The U.S. gun homicide rate is 15 times higher than other populous, high income countries.
Ben sabit gelirliyim.
- I'm on a fixed income.
In 1970 the richest 1 percent made 9 percent of the nation’s income; now that top slice makes closer to 25 percent. — Evan Thomas, , Newsweek 2010-12-04.