İlk önce burada olmak istemedim.
- I didn't want to be here in the first place.
Tom gerçeği ilk önce Mary'ye söylemeliydi.
- Tom should've told Mary the truth in the first place.
Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
- It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
- He carried off the first prize at the chess tournament.
Kiranı her zaman ayın ilk gününde ödemen gerekiyor.
- You're supposed to always pay your rent on the first of the month.
Tom her ayın ilk gününde kira öder.
- Tom pays rent on the first day of every month.
Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
- Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
Bir dergi açtığında, genellikle ilk olarak burcunu okur.
- When he opens a magazine, he will usually read his horoscope first.
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
- At first, Meg was homesick.
En başta gitar çalamıyordum.
- At first, I couldn't play the guitar.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
In the first place, let's get the basics settled.
... Because that's how it started in the first place. ...
... first place. ...