Onun için bir şekilde suçlu olmak zorundasın.
- You have to be somewhat to blame for that.
O, bir şekilde zor işitiyor, bu yüzden lütfen yüksek sesle konuşun.
- He's somewhat hard of hearing, so please speak louder.
Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.
- He was somewhat disappointed to hear the news.
Bu sabah hava biraz soğuk.
- The air feels somewhat cold this morning.
Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
- Research in this area is somewhat equivocal.
Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- The air feels somewhat cold this morning.
Bu, birazcık bağımsız olduklarını ispatlamaya çalıştıkları içindir.
- This is because they are trying to prove they are somewhat independent.