Bulunacak hiçbir yerde yoklardı.
- They were nowhere to be found.
Diğer ayakkabı mağazada hiçbir yerdeydi.
- The other shoe was nowhere in the store.
Tom görülecek bir yerde değildi.
- Tom was nowhere to be seen.
Tom gidecek bir yeri olmadığını söyledi.
- Tom said he had nowhere to go.
Belge hiç bir yerde bulunmadı.
- The document was nowhere to be found.