Bir kabine oluşturmak zordur.
- Forming a cabinet is difficult.
İstifası kabinede boşluk bıraktı.
- His resignation left a vacancy in the cabinet.
Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- Mary keeps her best dishes in that cabinet.
Tom dolaptan bir fincan çıkardı.
- Tom took a cup out of the cabinet.