Kuralları bilmiyordum.
- Ich kannte die Regeln nicht.
Senin kurallarına göre yaşamak istemiyorum.
- Ich will nicht nach deinen Regeln leben.
Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?
- How many hours do you normally work?
Normalde saat 6.00 da kalkarım.
- I normally get up at 6 o'clock.
Onun mizah tipik Fransız, çok esprili.
- His humor is very witty, typically French.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Tom normal olarak diğer insanlarla geçinemiyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be unable to interact normally with other people.
Normal olarak bu kadar sessiz misin?
- Are you normally this quiet?
Korkarım ki kitaptaki her kural ihlal edilmektedir.
- I'm afraid that violates every rule in the book.
Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?
- Can we apply this rule in this case?
Erkekler, genellikle, kızlardan daha uzundur.
- Boys, as a rule, are taller than girls.
Genellikle saat altıda kalkarım, fakat dün sabah sekizde kalktım.
- As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight.
Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
- Lightning normally accompanies thunder.
Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
- A sentence normally has a subject and a verb.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Normally, we eat three times a day.
- In der Regel essen wir dreimal pro Tag.