Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone nearby?
Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
- We took refuge from the storm in a nearby barn.
Ambülansla hemen yakındaki hastaneye kaldırıldı.
- He was rushed by ambulance to the nearby hospital.