in advance

listen to the pronunciation of in advance
الإنجليزية - التركية
önceden

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz. - Please inform me of your absence in advance.

peşin

Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur. - You had better ask him in advance how much it will cost.

Peşin ödemek zorundasın. - You have to pay in advance.

peşin olarak

Peşin olarak ödemek zorundayız. - We have to pay in advance.

O peşin olarak ödünç para aldı. - He borrowed the money in advance.

(Konuşma Dili,Ticaret) avans olarak
ileride peşin olarak
ileride
peşin ödeme

Peşin ödememi ister misiniz? - Do you want me to pay in advance?

Peşin ödemek zorundasın. - You have to pay in advance.

zamanından önce
önünde
şimdiden

I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.

Onun davranışları için şimdiden özür dilerim. - I apologize in advance for his behaviour.

İşbirliğiniz için şimdiden teşekkür ederiz. - Thank you in advance for your cooperation.

önde
önce

Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz. - Please inform me of your absence in advance.

Siz de ona önceden diyebilirsiniz. - You may as well say it to him in advance.

before
(İnşaat) önce

Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum. - I want to see you before you go.

Kahvaltıdan önce duş aldım. - I showered before breakfast.

before
den önce
before
daha önce

Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım. - I turned off the TV because I had seen the movie before.

Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi? - Have you ever visited Kyoto before?

before
tercihen
before
önde

John mesleğini ailesinden daha önde tutar. - John puts his career before his family.

before
cephesinde
before
karşı

Daha önce o kızla karşılaştım. - I've met that girl before.

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
evvelce

Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim. - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.

before
mek yerine
before
önünde

Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor. - A young man is singing before the door.

Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu. - A new teacher stood before the class.

before
önceden

Biz önceden aperatifleri hazırladık. - We prepared snacks beforehand.

İşleri önceden hazırlayalım. - Let's get things ready beforehand.

in advance to
ilerlemek için
in advances
gelişmelerin
ın advance
ilerlemek
be in advance
önde olmak
before
{e} karşısında

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
-den önce
before
önden
before
{e} önüne

Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu. - Sami put the needs of his children before his own needs.

Adının önüne bir haç yap. - Make a cross before your name.

before
mektense
before
{e} ilerisinde
before
önünde, cephesinde. edat
الإنجليزية - الإنجليزية
before
Beforehand; in front
situated ahead or going before; "an advance party"; "at that time the most advanced outpost was still east of the Rockies"
Feature denoting that a payment is due before or at the inception of a payment period
ahead of time, earlier than expected
ahead of time; in anticipation; "when you pay ahead (or in advance) you receive a discount"; "We like to plan ahead"; "should have made reservations beforehand"
beforehand
in advance of
Before; ahead of

He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.

in advance of
ahead of; in front of
in advance

    الواصلة

    in ad·vance

    التركية النطق

    în ıdväns

    النطق

    /ən ədˈvans/ /ɪn ədˈvæns/

    رصف المشتركة

    in advance of

    فيديوهات

    ... MALCOLM GLADWELL: And they advance ...
    ... The segments, as I announced in advance, will be three on the economy and one each on health ...
المفضلات