Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
- I saw her walking along the kerb.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were scribbles all along the wall.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
- Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
O, kız kardeşini yanında götürdü.
- He took his sister along.
Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.