Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Tom'un yeme isteği vardı fakat evde yiyecek bir şey olmadığı için yaşadığı yerden çok uzakta olmayan mahalle marketine gitti.
- Tom had the munchies, but since there was nothing in the house to eat, he went to the convenience store not too far from where he lived.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.