Tom'la konuyu tamamıyla görüşmek için zamanım yoktu.
- I haven't had time to fully discuss the matter with Tom.
Gerçeğin tamamıyla farkındayım.
- I'm fully aware of that fact.
Üzgünüm, bugün tamamen ayrılmış.
- I'm sorry, today is fully booked.
Tom tamamen problemin farkında.
- Tom is fully aware of the problem.
Durumun öneminin tam olarak farkındayım.
- We are fully aware of the importance of the situation.
Tom hâlâ ne olduğunun tam olarak farkında değil.
- Tom is still not fully aware of what has happened.
O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.
- He reported fully what he had seen to the police.
Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
- He fully realizes that he was the cause of the accident.
The lobule margins, furthermore, are arched away from the lobe, with the consequence that (when fully inflated) the abaxial leaf surface forms the interior lining of the lobule.