Tom çılgınca mücadele etti.
- Tom struggled frantically.
Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
- Sami was frantically waving a flashlight.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.