Önemli bir karar aldı.
- He has made a significant decision.
Süper güçler silahsızlanmada önemli gelişme yaptılar.
- The superpowers made significant progress in disarmament.
Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
- As everyone knows, today is a very significant day for us.
Anlamlı farklılıklar bulundu.
- Significant differences were found.