Tom sabırsızlıkla bekliyor.
- Tom is waiting impatiently.
Tom, Mary'nin hazır olmasını sabırsızlıkla bekledi.
- Tom waited impatiently for Mary to get ready.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Çocuklar genellikle sabırsız ve tez canlı.
- Children are often impatient and restless.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
- Tom's a very impatient, angry person.