O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is always honest.
Her zaman altıda kalkarım.
- I always get up at six.
Daima sözlüğünü el altında bulundur.
- Always have your dictionary close at hand.
Bana daima yardım ettiniz.
- You've always helped me.
He always rides a black galloway. --Bulwer.
I thought I could always go back to work.
God is always the same.