Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor. - The country is trying hard to make up for her trade deficit.
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
Kaybı telafi etmek zorundaydım. - I had to make up for the loss.
Kaybı telafi etmek zorundaydım.
I had to make up for the loss.