He sticks to his principles.
- O, ilkelerine bağlıdır.
We hold the same principles.
- Aynı ilkelere sahibiz.
You must live up to your principles.
- İlkelerine uyarak yaşamalısın.
There is a fixed standard in the king's principles.
- Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
Majority rule is a basic principle of democracy.
- Çoğunluk kuralı demokrasinin temel ilkesidir.
When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
- Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
The general principles of this programme are still valid today.
- Bu programın genel ilkeleri bugün hâlâ geçerlidir.
Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
- Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
That would violate our policy.
- Bu bizim ilkelerimizi ihlal eder.