Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
English and German are two related languages.
- İngilizce ve Almanca iki ilgili dildir.
Tom said that he was very interested in archery.
- Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.
She didn't seem interested.
- O, ilgili görünmüyordu.
He is concerned about his father's illness.
- O, babasının rahatsızlığı ile ilgili endişe duymaktadır.
Why are you so concerned?
- Neden bu kadar ilgilisin?
I thought his opinion was relevant.
- Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
They found out truth while examining a pile of relevant documents.
- İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
There's a lot of red tape involved in this procedure.
- Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
I try to stay involved.
- Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
Concerning this, I'm the one to blame.
- Bununla ilgili, ben suçlanacak tek kişiyim.
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
With regard to the problem, they have another opinion.
- Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.
The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army.
- Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.