ilgilenen

listen to the pronunciation of ilgilenen
التركية - الإنجليزية
gardant
concerning
treater
attendant
concerned
ilgilenen teklif sahipleri
(Ticaret) potential bidders
ilgilen
{f} concerned

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

As time went on, people grew less and less concerned about the matter. - Zaman geçerken, insanlar konuyla gittikçe daha az ilgilendiler.

ilgilen
{f} concern

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

This does not concern you at all. - Bu seni hiç ilgilendirmez.

ilgilen
dabble in
ilgilen
dabble at
ilgilen
bear on
ilgilen
start on
ilgilen
{f} concerning

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

ilgilen
{f} interesting

He goes in for whatever he finds interesting at the moment. - O, şu anda ilginç bulduğu her şeyle ilgilenir.

A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all. - Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.

ilgilen
dabble with
ilgilen
concern about
ilgilenenler
Those interested
lâf olsun diye ilgilenen kimse
dabbler
tensel zevklerle az ilgilenen
abstemious
yazar öldükten sonra eserleriyle ilgilenen kimse
literary executor
zevk için ilgilenen kimse
dilettante