Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
تعريف ihtiyaç duyulan في التركية الإنجليزية القاموس.
- needed
What is needed is more time.
-İhtiyaç duyulan şey daha fazla zaman.
I've done everything that needed to be done.
-Yapılmasına ihtiyaç duyulan her şeyi yaptım.
- Simple past tense and past participle of need
- Necessary; being needed
- past of need
- necessary for relief or supply; "provided them with all things needful
- necessary for relief or supply; "provided them with all things needful"
- {s} essential; required; necessary
- ihtiyaç duy
- {f} need
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
-Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
She needed fuckin' words of love.
-O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- ihtiyaç duy
- {f} needed
I suddenly needed a car.
-Aniden bir arabaya ihtiyaç duydum.
I'd like to stay and help, but I'm needed elsewhere.
-Kalıp yardımcı olmak istiyorum ama bana başka bir yerde ihtiyaç duyuluyor.