This idea is controversial.
- Bu görüş ihtilaflıdır.
The two countries came to a political settlement over this dispute.
- İki ülke bu ihtilaf üzerine politik bir anlaşmaya vardı.
Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
- Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.
There was a controversy about the location of the new school.
- Yeni okulun yeriyle ilgili ihtilaf vardı.
They seem to be having a disagreement.
- Bir ihtilaf yaşıyor gibi görünüyorlar.
We may be on a collision course.
- Biz ihtilaf halinde olabiliriz.