Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Batman is friends with Robin.
- Batman, Robin ile arkadaştır.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Can I pay here via Kontaktlos?
- Burada Kontaktlos ile ödeme yapabilir miyim?
Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.
- Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.
Abraham got into a fight with Joseph because of Lucy.
- Abraham, Lucy için Joseph ile kavga etti.
Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.
- Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.
Is it a progress if a cannibal is using a knife and fork?
- Bir yamyam bıçak ve çatal kullanıyorsa bu bir ilerleme midir?
Butterflies can communicate using ultraviolet signals.
- Kelebekler mor ötesi ışın kullanarak iletişim kurabilirler.
We communicate by means of language.
- Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.
She is closely associated with the firm.
- Şirket ile yakından ilişkilidir.
The Voodoo religion is associated with Haiti.
- Voodoo dini Haiti ile ilişkilidir.
One plus two equals three.
- Bir ile ikiyi toplarsanız sonucu üç olur.
The police arrested a suspect in connection with the robbery.
- Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
I hear they have a lot of problems with the tunnels in New Zealand.
- Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
Your face covered with cum.
- Yüzün meni ile kaplı.
Tom got back together with Mary.
- Tom Mary ile geri döndü.
Tom broke up with Mary last summer, but now he wants to get back together with her.
- Tom geçen yaz Mary ile ilşkiyi bitirdi fakat şimdi o onunla yeniden beraber olmak istiyor.
We pushed ahead despite the obstacles.
- Engellere rağmen ilerlemeye devam ettik.
Modern methods have pushed industry forward.
- Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
I ate lunch in a hurry.
- Acele ile öğle yemeği yedim.
Tom ate by himself even though he had hoped to eat with Mary.
- Tom Mary ile yemeği ummasına rağmen tek başına yedi.