Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.
It's not the job of the military to make policy.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
The police didn't find anyone's traces.
- Polis kimsenin izlerini bulmadı.
The criminal left footprints.
- Suçlu ayak izleri bıraktı.
There are footprints of a cat on the table.
- Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.