The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited.
- Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.
The country is aiming at decreasing its imports.
- Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
Tom's company imports tea from India.
- Tom'un şirketi Hindistan'dan çay ithalatı yapıyor.
I think they should put a heavy tax on imports.
- Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.