Their culture values obedience to those in positions of authority.
- Onların kültür değerleri, otorite konumundaki kişilere itaat etmektir.
The duty of a daughter is in obedience.
- Bir kızın görevi itaattir.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
We have to obey orders.
- Emirlere itaat etmek zorundayız.
I will not tolerate such subordination.
- Ben böyle itaate katlanmayacağım.
We have the alternative of death and submission.
- Ölüm ve itaat alternatifimiz var.
You are here in order to obey my commands.
- Sen emirlerime itaat etmek için buradasın.
I intend to obey those orders.
- Ben o emirlere itaat etmek niyetindeyim.