التركية - الإنجليزية
تعريف i̇nci في التركية الإنجليزية القاموس.
- inci
- pearl
Tom says he doesn't know where Mary bought her pearl necklace.
-Tom Mary'nin inci kolyesini nereden satın aldığını bilmediğini söylüyor.
These pearls look real.
-Bu inciler gerçek gibi.
- inci
- (Bilgisayar) st
- inci avı
- pearl fishing
- inci avcısı
- pearl diver
- inci avlamak
- pearl
- inci avlanan yer
- pearl fishery
- inci balığı
- bleak
- inci çiçeği
- (Tabiat Doğa) (bitki) snowberry, waxberry, Indian currant
- inci balığı
- (Denizbilim) pearl fish
- inci beyazı
- pearl white
- inci gibi
- regular
- inci gibi
- neat
- inci gibi
- neatly
- inci kefali
- (Denizbilim) pearl mullet
- inci kolye
- pearl necklace
- inci pulu çekirdeği
- (Denizbilim) nacreous
- inci rengi
- pearly
- inci taşı
- (Denizbilim) perlite
- siyah inci
- black pearl
- inci tanesi
- The pearls of
- 1 inci dereceden önemli hedef kitleler
- (Askeri) high-payoff target
- 1 inci dereceden önemli hedef kitleler listesi
- (Askeri) high-payoff target list
- bokunda boklavat/boncuk bulmak/bokunda inci aramak
- to overestimate, praise undeservedly
- en kaliteli inci
- orient pearl
- inci (ispanyolca)
- margarita
- inci avcılığı
- pearl hunting
- inci avcısı
- pearl fisher, pearl diver
- inci beyazı dişler
- pearl white teeth
- inci dalgıçlığı
- pearl diving
- inci gerdanlık şimşek
- (Meteoroloji) pearl-necklage lightining
- inci gerdanlık şimşeği
- (Meteoroloji) beaded lightning
- inci gibi
- a) (diş) pearly b) regular, neat; neatly
- inci gibi
- pearl
She has pearly teeth.
-Onun inci gibi dişleri var.
His teeth are white like a pearl.
-Onun dişleri inci gibi beyaz.
- inci gibi beautiful
- (teeth, handwriting); delicately beautiful (girl)
- inci gibi beyaz
- pearly white
- inci gibi top top olmak
- pearl
- inci istiridyesi
- pearl oyster
- inci çalısı
- (Botanik, Bitkibilim) symhoricarpus
- inci çiçeği
- lily of the valley
- küçük inci
- seed pearl
- n'inci
- nth
- yalancı inci
- artificial pearl
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف i̇nci في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) LEAL
- (Osmanlı Dönemi) DEYSEME
- (Osmanlı Dönemi) LÜ'LÜ'
- inci
- Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle
- inci
- İncilerden oluşan takı
- inci
- Sedat Simavi'nin çıkardığı aylık kadın dergisi(1919)
- inci
- Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle. İncilerden oluşan takı: "Yalıdaki ev, Dürnev Hanımın halılarını, incilerini gözden çıkarmasıyla kurtuldu."- N. Cumalı
- inci
- İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içersinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
- inci
- Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle(Mec.)
- inci
- (Osmanlı Dönemi) lü'lü
- inci
- dür
- inci balığı
- Sazangillerden, pullarından inci yapılan küçük bir balık (Alburnus alburnus)
- inci taşı
- Feldspat cinsinden, suyu az ve eridiği zaman inciye benzeyen taneleri olan yanardağ kaynaklı cam
- inci çiçeği
- Zambakgillerden, temren biçimindeki yaprakları arasında ince bir sap üzerinde küçük çan biçiminde beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi, müge (Convallaria majalis)
- inciler
- leal
- salkım inci
- Türk gölge oyununda Kanlı Nigar'ın düşmanı olup bazı oyunlarda ise onunla bir olup dolap çeviren yosma tipi