i̇şveren

listen to the pronunciation of i̇şveren
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇şveren في التركية الإنجليزية القاموس.

işveren
employer

No one dares to contradict his employer for fear of being fired. - Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

işveren
taskmaster
işveren
boss
işveren
principal
işveren
employ

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

The girl made off with her employer's money. - Kız işverenin parasını aşırdı.

işveren
(Kanun) conductor
işveren
governor
işveren
the employer
işverenler
employers

Employers expect their employees to give 110 percent. - İşverenler çalışanlarının yüzde 110 vermesini bekliyor.

What would your previous employers say about you? - Önceki işverenleriniz sizin hakkınızda ne diyordu?

Avrupa Sanayici ve İşveren Konfederasyonları Birliği
(Hukuk) Union of Industrial and Employers' Confederations of Europe (UNICE)
işveren
master
işçi işveren ilişkileri
industrial relations
işçi işveren ilişkileri
labor relations
sömüren işveren
sweater
التركية - التركية
çalıştıran
işveren
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron: "Fabrikaları, atölyeleri gezin, işçilerle, işverenlerle konuşun."- S. F. Abasıyanık
işveren
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron
TALİ İŞVEREN
(Hukuk) Alt müteahhit; taşaron