işlemeler

listen to the pronunciation of işlemeler
التركية - الإنجليزية

تعريف işlemeler في التركية الإنجليزية القاموس.

işleme
manipulation
işleme
{i} cultivation
işleme
travel
işleme
{i} handiwork
işleme
{i} movement
işleme
dressing
işleme
process

We don't have time to process all this data. - Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.

Two more food processing plants closed down this month. - Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.

işleme
(Askeri) processing yard
işleme
running
işleme
conditioning
işle
function as

Some English adverbs function as adjectives. - Bazı İngilizce zarflar sıfat olarak işlevini yerine getirir.

işle
{f} manipulated

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işle
manipulate

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işleme
needlework
işleme
processing

Two more food processing plants closed down this month. - Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.

işleme
motion
işleme
stitchery
işle
{f} process

I will buy you a new word processor. - Ben sana yeni bir kelime işlemci satın alacağım.

All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes. - Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

işle
{f} cultivated

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

işle
cultivate

They say Zen cultivates our mind. - Zen'in aklımızı işlediğini söylüyorlar.

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

işle
{f} processing

Two more food processing plants closed down this month. - Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.

The customer is responsible for bank transfer processing fees. We thank you for your understanding. - Müşteri banka havalesi işlem ücretlerinden sorumludur. Anlayışınız için size teşekkür ederiz.

işleme
(Tekstil) Machining
işleme
{i} engraving
işleme
(Tekstil) treatment
işle
till
işle
brocade
işle
engraving
işle
{f} handle

Tom can't handle this job on his own. - Tom tek başına bu işle başa çıkamaz.

Your car handles easily. - Senin araban kolayca işler.

işle
engrave
işleme
fancywork
işleme
service
işleme
processing (of film)
işleme
handling , processing
işleme
crop
işleme
embroidery, handwork
işleme
(suç) perpetration
işleme
working
işleme
working, running; processing; committing, commitment; treatment; embroidery, handwork, needlework
işleme
processing, working (something) up
işleme
work

Hah, your 'forbidden magics' aren't going to work with me! - Hah, senin 'yasak büyüler'in bana karşı işlemeyecek!

We have to give the plan a chance to work. - İşlemesi için plana bir şans vermek zorundayız.

işleme
dupe
işleme
operation
işleme
embroider

Tom wore a Christmas sweater embroidered with reindeer. - Tom ren geyiği ile işlemeli bir Noel kazağı giydi.

işleme
performance
işleme
(Nükleer Bilimler) handling
işleme
commitment
işleme
{i} commission
التركية - التركية

تعريف işlemeler في التركية التركية القاموس.

işleme
Herhangi bir konuyu ele alarak inceleme
işleme
İnce ve süslü işlenmiş
işleme
Bir filmdeki gizli görüntüyü ortaya çıkarmak için, gümüş bromürlü tabakanın laboratuvarda çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesi
işleme
İnce ve süslü el işi, nakış
işleme
İşlemek işi
işleme
İşlemek işi. İnce ve süslü el işi, nakış: "Her dokuma parça renkli işleme ve oyalarla bezenmişti."- F. R. Atay
işleme
brode
İŞLEME
(Hukuk) Hukuki tağyir. Bir kimsenin malik olmadığı bir şeyi işlemesi veya değiştirmesi
işlemeler
المفضلات