I wish I had not bought such a useless thing.
- Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
Leave out anything that is useless.
- İşe yaramaz şeyi atın.
It's of no use to me.
- Bu benim için bir işe yaramaz.
This is totally worthless.
- Bu bütünüyle işe yaramaz.
His opinion is worthless.
- Onun görüşü işe yaramaz.
I knew Tom was no good.
- Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyordum.
What if the scheme doesn't work out?
- Plan işe yaramazsa ne olacak?
He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
- O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.