Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- Bu makineler, özellikle yüksek kaliteli işçilik ile ayırt edilir.
These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
We need to reduce labor costs.
- İşçilik maliyetlerini azaltmamız gerekiyor.
The stated price does not include labor charges.
- Belirtilen fiyat işçilik ücretini içermez.
The outraged employee resigned at once.
- Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.
They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
General Motors laid off 76,000 workers.
- General Motors 76,000 işçisini işten çıkardı.
Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
The workman died from the explosion.
- İşçi patlamadan dolayı öldü.
He also needs many workers.
- Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
Many workers were trapped in the coal mine.
- Birçok işçi kömür madeninde mahsur kaldı.
The laborers formed a human barricade.
- İşçiler bir insan barikatı kurdu.
We saw laborers blasting rocks.
- Kayaları patlatan işçiler gördük.
He's a labourer on a riverboat.
- O bir nehir botunda bir işçidir.
He has skill in handwork.
- Onun el işçiliği becerisi vardır.
The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours.
- İşçinin öğle on ikide gelmesi bekleniyordu fakat birkaç saattir bir trafik sıkışıklığında sıkıştı.
The workmen didn't go down into the mine that night.
- İşçiler o gece madene inmedi.
I got dressed early, but the workmen have not yet arrived.
- Ben erken giyindim ama işçiler henüz gelmedi.