içerilen

listen to the pronunciation of içerilen
التركية - الإنجليزية
included
involved
içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola. - Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.

His speech contained many fine phrases. - Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

içer
involve

I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe. - Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.

Investing in stocks involves risk. - Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.

içer
include

This amount includes tax. - Bu tutar vergi içermektedir.

Tom's duties include raking the leaves. - Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.

içer
{f} included

The list included Tom. - Liste Tom'u içeriyordu.

The shopping list included a gallon of milk. - Alışveriş listesi bir galon süt içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.

içerilen
المفضلات