The antiques my father left when he died turned out to be nothing but worthless junk.
- Babamın öldüğünde bıraktığı antikalar değersiz hurdalardan başka bir şey değildi.
The government plans to scrap some of the older planes.
- Hükümet bazı eski uçakların hurdaya ayırmayı planlıyor.
The old car was taken for scrap.
- Eski araba hurda için alındı.
I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
- O hurdayı öyle yüksek bir fiyata gerçekten sattığına inanamıyorum.
Tom has accumulated a lot of junk.
- Tom bir sürü hurda biriktirdi.