التركية - الإنجليزية
تعريف hurda في التركية الإنجليزية القاموس.
- scrap
We should scrap the whole thing.
-Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
The government plans to scrap some of the older planes.
-Hükümet bazı eski uçakların hurdaya ayırmayı planlıyor.
- salvage
- scrap (metal): hurda demir scrap iron
- junk
The Web is a big junkyard.
-Web kocaman bir hurdalıktır.
Let's get rid of this junk.
-Bu hurdadan kurtulalım.
- completely worn-out, ready for the scrap heap
- scrap iron, scrap metal
- slang hashish
- write off
- rattletrap
- dilapidated; scrap, junk; old car, crock
- old car
- (Argo) piece of junk
- carcass
- wreck
- crock
- hurda çelik
- scrap steel
- hurda araba
- tin lizzie
- hurda araba
- jaloppy
- hurda araba
- jalopy
Tom drove to the dance in his father's jalopy.
-Tom babasının hurda arabasında dansa gitti.
- hurda araba
- crock, banger
- hurda araba
- oil-burner
- hurda demir
- scrap iron
- hurda demir
- junk
- hurda değeri
- scrap value
- hurda değeri
- salvage value
- hurda fiyatına
- very cheaply; below cost
- hurda fiyatına
- for its scrap value
- hurda gemi
- hulk
- hurda ipek
- silk waste
- hurda kâğıt
- spoilage
- hurda maden
- scrap metal
- hurda metâl
- scrap metal
- hurda olarak kullanmak
- scrap
- hurda satış yeri
- scrap yard
- hurda yığını
- heap
- hurda yığını
- scrap heap
- geçici hurda
- (Askeri) salvage dump
- hile hurda bilmez/si hurdası yok
- (Konuşma Dili) There is nothing tricky about him
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف hurda في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Hurde
- Parçalanmış, döküntü durumuna gelmiş
- Parçalanmış, döküntü durumuna gelmiş. İşe yarayamayacak derecede bozulup sakatlanmış, zarar görmüş
- Eski maden parçası
- İşe yarayamayacak derecede bozulup sakatlanmış, zarar görmüş